Salı, Eylül 21, 2010

Biyometrik pasaport

Yakında yurtdışına yapmayı planladığımız gezi için pasaportları yenileme ihtiyacı duyunca 1 Haziran 2010 tarihi itibariyle verilmeye başlanan biyometrik pasaporta başvurmaya karar verdik (süresi dolmayan eski tip pasaportlar geçerlilik tarihi 24 Kasım 2015’i geçmeyecek şekilde uzatılabiliyor). Bu yüzden öncelikle biyometrik pasaport başvuru süreci hakkında internette bir araştırma yaptık. İçişleri bakanlığının hazırladığı sitede merak edilen bir çok bilgiye ulaşmak mümkün. Buradan resmi sürece ilişkin bilgi de alınabiliyor. Araştırma yapmamızdaki asıl amaç ise bizden önce başvuran kişilerin yaşadıklarını öğrenip herhangi bir sıkıntı yaşamamaktı. Okuduğumuz bir çok yazıdan faydalandığımız için kendi başvuru sürecimizi de yazıp biyometrik pasaport almak isteyenlere bir nebze de olsa yardımcı olmak istedik.

Randevu ile başvuran herkesin işlemlerini çok kısa bir sürede yapabildiklerini okuduğumuzdan ilk olarak aynı sitenin randevu talebi kısmından Bakırköy Emniyet Müdürlüğü Pasaport Büro Amirliği’nden randevu aldık. Randevu gününe kadar da gerekli belgeleri (2 adet biyometrik vesikalık fotoğraf, varsa önceden alınmış pasaportlar, pasaport cüzdan bedelinin ve pasaport harç bedelinin yatırıldığına dair dekontlar) tamamladık. Fotoğraf çektirdiğiniz yere pasaport için biyometrik fotoğraf çektirmek istediğinizi söylemeniz yeterli, biyometrik fotoğraf şablonu kendilerinde mevcut olduğundan genelde bir sorun çıkmıyor. Harç ve cüzdan bedellerinin ise Ziraat Bankası’na yatırılması gerekiyor. Gerekli belgeleri önceden hazırlamak başvuru işlemini oldukça kısaltıyor.

Kendiniz ve yakınınız için randevuyu birlikte alabiliyorsunuz fakat başvuruda herkesin bizzat şubede olması gerekiyor. Online randevu aldığınızda bir referans numarası veriliyor ve yine randevunuzu online olarak iptal edip değiştirebiliyorsunuz. Randevu ile kısıtlı sayıda başvuru aldıklarından istediğiniz zamanın çok sonrasında bir güne randevu alabilirsiniz. Bu yüzden son güne bırakmamanızı tavsiye ederiz. Biz de tahmin ettiğimizin ilerisinde bir tarihe randevu alabildik. Bununla birlikte randevu almadan pasaport şubelerine bizzat başvurmanız da mümkün. Fakat bu şekilde başvuran çok fazla kişi olduğundan erken saatlerde gitseniz bile uzun zaman beklemeyi göze almalısınız. Çünkü çok uzun bir parmak izi verme sırası oluyor.

Yeni pasaport almak ve eskisini uzatmak isteyenlerin parmak izi vermesi zorunlu. Parmak izi vermeden başvurunuz kabul edilmiyor. Bu yüzden en fazla yarım saat sürecek işlemler için bütün gün boyunca bekleyebilirsiniz. Parmak izinin alındığı tarayıcı çoğunlukla bir kaç denemeden sonra parmak izini kabul ediyor ve sıradaki her kişinin parmak izinin alınması yaklaşık 10 dakika sürdüğünden uzun süre beklemek zorunda kalıyorsunuz. Aslında parmak izi sıralarının çok uzun olduğunu önceden okuduklarımızdan biliyorduk. Yine de parmak izini randevu gününden önce verebilirsek randevu gününde sadece belgelerimizi teslim edip zaman kaybını en aza indirebiliriz diye düşünüp randevudan birkaç gün önce sabah 8 gibi pasaport şubesine gittik. Fakat o saatte bile emniyetin dışına uzunan çok uzun bir kuyruk vardı. İçeri girip parmak izi sırasına girdiğimizde önümüzdeki kişi sayısına göre en iyi ihtimalle 3-4 saat beklememiz gerektiğini gördüğümüzde ise önceden parmak izi vermekten vazgeçtik ve randevu günümüzü beklemeye karar verdik. Diğer yerlerdeki durumu bilmiyorum ama Bakırköy Emniyet Müdürlüğü’nde öğleden sonra sadece randevu alanlara hizmet veriliyor. Bu yüzden bekleme süresi kısalıyor. Biz yine temkinli davranıp randevu saatimizden yaklaşık 1 saat önce parmak izi sırasına girmiş olsak da Bakırköy Emniyet Müdürlüğü çok yoğun olduğundan işimizin bitmesi randevu saatimizi biraz aşmıştı. Aslında randevudan sadece 10-15 dakika önce gitseydik de işlerimizi büyük ihtimalle aynı zamanda halledecektik çünkü randevu saatine göre sırayla parmak izi verdik. Eğer parmak izi daha önceden verilmişse (ehliyet vb. işlemler için) ve bu belgelenebiliyorsa tekrar parmak izi vermeye gerek olmadığını da hatırlatalım. Parmak izi verdikten sonra ise herhangi bir zorlukla karşılaşmadık. Belgelerimizi verdik, görevli memur bilgilerimizi sisteme girdi ve eski pasaportların da iptaliyle işimiz 10-15 dakikada bitti. Pasaportların 8-10 gün içinde adresimize teslim edileceğini söylediler.

Kısaca başvuru sürecinizi fazla beklemeden ve en sıkıntısız şekilde tamamlamak için önceden randevu almanızı ve belgelerinizi tamamlamanızı tavsiye ediyoruz. Biyometrik pasaport türleri, biyometrik fotoğraf, diğer başvuru belgeleri, harçlar, başvuru yerleri hakkında bilgi almak istiyorsanız aynı siteden detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz. Herhangi bir aksilik yaşamamanız için siteyi detaylıca incelemeniz mutlaka yararınıza olacaktır. Sitede bulunmayan sorularınız varsa “Online Bilgi Talebi” bölümünden de sorabilirsiniz. Sorularınıza mutlaka cevap alıyorsunuz. Başvurunuz tamamlandıktan sonraki süreci yine referans ve TC kimlik numaranız ile online takip edebilirsiniz.

Türkiye'de pek görmeye alışık olmadığımız şekilde başvuru saatimizden 24 saat sonra online başvuru izleme bölümünden pasaportlarımızın postaya verildiği yazıyordu ve ertesi gün de pasaport adresimize teslim edildi, yani başvurumuzdan yaklaşık 36 saat sonra pasaportlar elimize ulaştı.

Umarız burada anlattıklarımız süreç hakkında bilgi arayanlara yardımcı olur ve sıkıntı yaşamadan pasaport işlemlerini yapabilirler.

Salı, Eylül 14, 2010

Simple tools to increase productivity

I need to switch between windows and mac os x during my regular day (i know mac os x is great but like most of us i must use windows at my job). Mac os x has great features, tools like spotlight and quicksilver which really increase productivity.
These tools are for who likes to manage computer by keyboard, doesn't like shortcuts and doesn't want to take hands off from the keyboard while coding. You can execute any program, open any documents or even play any songs in iTunes with quicksilver and appropriate plugins. So i've been searching windows alternative of quicksilver for a while and i found launchy. I definitely suggest you to use launchy, if you get familiar with it and with the idea it'll save great amount of time and you will work much faster than before.

Cuma, Eylül 03, 2010

Tarihi romanlar

Tarihi oldum olası sevmişimdir (ezberlemem gerekmediği sürece) ama asıl işiniz tarih olmayınca klasik tarih kitaplarını okumak zahmetli ve sıkıcı bir süreç olabiliyor. Bundan dolayı tarihi romanlar her zaman daha çok ilgimi çekmiştir. Hakkını vererek yazılmış tarihi romanlardan hem tarihsel bilgi alabiliyorsunuz hem de romanın o büyülü dünyasını yaşayabiliyorsunuz, eğer bir de yazarın fantastik kurgu (her zaman favorim olmuştur) yeteneği varsa o zaman işte fevkalede bir eser ortaya çıkabiliyor. Son zamanlarda biraz da rastlantı sonucu arka arkaya okuduğum beş kitap işte tam bu şekilde ortaya konulmuş eserlerdi ve bana büyük keyif verdiler. Eğer bunlar aşağıdaki sırayla okunursa eminim bu türe meraklı olanlar en az benim kadar keyif alacaklardır;


Dünyanın İlk Günü: Genç yazar Beyazıt Akman'nın ilk kitabı ve devamı gelecek gibi görünüyor. Yazar yurtdışında yaşıyor ve romanı yazarken dünya çapında saygı görülen kaynaklardan ve arşivlerden yararlandığını belirtiyor. Kitabın konusu kısaca Fatih Sultan Mehmet'in tahta çıkış süreci ve İstanbul'un fethi. İlk bakışta konu çok sıradan ve basit görülebilir fakat kitap o kadar harika kurgulanmış ki kitabı okuduktan sonra Topkapı sarayının önünden geçerken sanki Fatih Sultan Mehmet hala sarayda yaşıyor, Yedikule surlarının önünden geçerken kuşatma daha dün sonlanmış ve başınızı kaldırıp burçlara baktığınızda o ihtişamlı kıyafetleriyle yeniçerileri görecekmiş gibi hissediyorsunuz. En çok beğendiğim ilk 3 kitap arasında olduğunu hiç tereddütsüz söyleyebilirim. Kitapla ilgili daha fazla bilgiyi web sitesinden alabilirsiniz.


İmprimatur: Viyana kuşatması esnasında İtalya'da geçen olayları anlatıyor. Kuşatma altındaki insanların ruh halini ve o zamanlar hakkında bilgi almak için oldukça başarılı bir eser. Tabii ki kuşatmayı yapanlara kuşatma altındakilerin gözüyle bakma fırsatı da veriyor.


1453 Kuşatma: Bu ve bundan sonraki 3 kitap ise Okay Tiryakioğlu'na ait. Kitaplar kadar yazarın yaşam tarzı ve hayatı da son derece ilginç. Yazar aynen Jack Kerouac'in Amerika'da yaşadığı gibi farklı bir coğrafya olan Asya steplerinde yaşayarak bu romanları yazıyor. 1453 Kuşatma da diğer bir Fatih Sultan Mehmet ve İstanbul kuşatması hikayesi, bu romanı diğerinden ayıran ise daha çok Fatih'in o süreç içerisindeki ruh halini anlatmaya çalışması.


Yavuz: Yavuz Sultan Selim'in nasıl 8 sene kısa bir sürede devletin sınırlarını 2,5 katına çıkardığının, babası, kardeşleri ve dünyanın 2 büyük devleti olan Memlük ve Safevilerle olan mücadelesinin hikayesi. Romanı okurken saltanat süresi boyunca siz de Yavuz ile seferden sefere çıkıyor ve roman ilerledikçe nasıl ki etrafındakiler Yavuz'un korkusu ve azametiyle tir tir tiriyorsa siz de onların duygularını hissetmeye başlıyorsunuz.

Kanuni: Kitabın alt başlığından da anlaşılacağı gibi babası Yavuz'un kılıçla yaptığını adaletle yapmaya çalışan ve dünyaya Muhteşem diye ün salmış bir hükümdarın hikayesi. Romanı okurken Muhteşem ünvanını tam anlamıyla hak ettiğini görüyorsunuz. Diğer kitaplarda da olan devşirme ve Türk vezirlerinin çekişmesi bu romanda daha fazla vurgulanıyor. Ayrıca roman yazımında da farklı bir teknik kullanılmış.

İyi okumalar ...